Ansan bile, önce Anla!
Ansan bile önce ‘Anla’ ki; Bir kadın ‘Anılmaktan’ çok, ‘Anlaşılmak’ ister! Toprak ana bile taşımaya devam ederken insanlığın yaradılışından bu yana gördüğü onca keder yükünü, bağrında korur ya da saklar, ayırmaz iyi ve kötüyü…
Ancak bir felsefe alenen saklıdır doğasında; ‘ektiğini biçeceksin!’
Koşulsuz yine de verir saklamadan doğasındaki sevgiyle, her yeni güne umutla bereketinin özünü.
‘Anadolu’ diye haykırırken tarihimizin örtüsü, geçmişten çalınır kulağımıza büyük annelerimizin şen ya da ağlayan yanık türküsü.
‘Er meydanı’ derler adına yaşamda ya da savaşta, o oradadır yine can, vatan, evlat, sanat, ilim, irfan ya da düşleri uğruna.
Anaların ağladığı, kadınların örselendiği, hatta bir hiç uğruna öldürüldüğü, küçük yaşta kadın anne olmaya zorlandığı hele içinde olduğumuz şu zamanlarda ANMAYIN; bir gün değil her zaman AN’LAYIN!
Aslında ne kadın ne erkek ‘İNSAN’ olmak BÜTÜN mesel. BİR olduğumuzu anladığımızda, koşulsuz ve kutsal sevginin ışığıyla yeniden can bulacak soldurduğumuz cânım dünya.
•
Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal,
ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
Hayat arkadaşımdır.
Nazım Hikmet
•
Evren’den✍🏻